İletişim Formu

Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu

Bu alıntılar, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanının baş kahramanı Feride’nin hayatından kesitler sunmaktadır. Hikaye, Feride’nin çocukluk ve gençlik yıllarını, teyzesinin köşkünde yaşadığı deneyimleri, okul hayatını, Kamran ile ilişkisini, öğretmenlik macerasını ve karşılaştığı zorlukları içermektedir. Alıntılar, Feride’nin iç dünyasını, duygusal değişimlerini ve yaşadığı olaylara karşı verdiği tepkileri yansıtmaktadır.

Ana Temalar ve Önemli Fikirler/Gerçekler:

  1. Feride’nin Çocukluk ve Genç Kızlık Halleri:
  • Feride, “Çalıkuşu” lakabıyla tanınan, hareketli, neşeli ve yaramaz bir çocuktur. Okulda arkadaşlarıyla şakalaşmayı, erkeklerle “kur yapıyormuş” gibi davranarak onların dikkatini çekmeyi sever. Bu davranışları, okulda “küçük düşme” korkusu ve arkadaşları arasındaki statüsünü artırma çabasıyla ilişkilidir.
  • “Ben, daha böyle bir şey beceremediğ im için yanlarında küçük düşüyorum. Yüzüme karşı bir şey söylemeye cesaret edemiyorlar ama muhakkak benim ahmaklığ ımla e ğleniyorlar… Bu sefer ben, bir şey kurdum… Mektebe gitti ğim zaman mühim bir sırrım varmış gibi ba şımı önüme e ğip düş ünece ğim, mahzun mahzun gülümseyece ğim.”
  • “Duvarın üzerinde sarış ın, uzun boylu bir erkekle kur yaptık, birbirimize!” diyece ğim…
  • Neriman gibi koket kadınlara karşı hoşnutsuzluk duyması ve onların davranışlarını sorgulaması, Feride’nin dürüst ve samimiyet arayan karakterini gösterir.
  • “Benim onda çekemediğim şey fazla koketliğiydi. Yalnız, kadınlar arasında bulunduğu zaman şöyle böyle çekiliyordu. Fakat araya kazara bir erkek karışacak oldu mu yüzü de ği şiyor, sesi, kahkahaları, bakı şları bambaşka oluyordu.”
  • Kamran’ın ona verdiği hediyelere karşı ikircikli bir tutumu vardır. Hem hoşuna gider hem de onlara önem verdiğini göstermek istemez. Bu durum, Kamran’a karşı duyduğu karışık duyguların bir yansıması olabilir.
  • “Çalıkuşu’nun gözünü boyamak, gagasını kapatarak gevezelik etmesine mani olmaktan ba şka ne olabilirdi?”
  • “Fakat nedense bu hediyelere ehemmiyet verdiğ imi ne Kâmran’a ne de ba şkasına göstermek istiyordum.”
  • “Kuzenime olan küskünlüğ üm, nefretim bir türlü geçmek bilmiyordu.”
  • Arkadaşı Misel ile olan diyaloğu, Feride’nin aşk ve ilişkiler konusundaki çekingenliğini ve naifliğini ortaya koyar.
  • “Bu pozda yürüdüğ ümüzü gören arkadaşlar ne zannedecekler?… Feride de â şık olmuş… Mişel’e derdini anlatıyor, diyecekler… Birden durdum: -Doğ ru mu söylüyorsun?”
  • Müjgan ile olan konuşmaları, Feride’nin yaşının ilerlemesiyle birlikte ilişkiler ve aşk üzerine düşünmeye başladığını gösterir. Başkalarının Kamran’ın ona ilgi duyduğunu söylemesi karşısında şaşkınlık yaşar.
  • “Zabit Bey’le mükemmel kur yapıyorsunuz… Zabitin benim için dola ştığını mı zannediyorsun? -Onu zannetmemek için biraz aptal olmalı.”
  • “O, senin için etrafımızda gidip geliyor…”
  • “Gündüz söylediğin münasebetsiz lakırdıyı aklımdan çıkaramıyorum, mahzun oluyorum.”
  • Nişanlanma fikri karşısında büyük bir çocuklukla tepki gösterir ve bu duruma alışmakta zorlanır. Teyzesinin nasihatleri, onun bu konudaki olgunlaşmamışlığını vurgular.
  • “Çalıkuşu’nun kafasızlığ ı malum. Bir delilik yaptık. Fakat, bereket versin ki, kendimi vaktinde topladım.”
  • “Dünyada en acıdı ğım, alay etti ğim insanlar, ni şanlı kızlardı. Ben, onlardan biri oldum.”
  • “Yerin dibine geçiyorum, korkuyorum, ben daha çocu ğum.”
  • Kamran’a karşı duyduğu öfke ve küskünlük, onunla yeniden karşılaştığında utangaçlığa ve pişmanlığa dönüşür. Ona karşı şefkatli davranmaya başlar.
  • “Bu üç ay içinde ne olmuştu, aramızda ne de ği şmişti, bilmiyorum. Fakat, bu saatte kendimi ona karş ı suçlu görüyor, şimdiye kadar gösterdiğ im vah şiliğe piş man oluyordum.”
  • “Zannederim ki, seni muhafaza etmek bundan sonra benim vazifem oluyor.”
  • “Ni şanlandı ğımızdan beri senden i şittiğ im en tatlı söz.”
  • Çocukluk ve gençlik dönemindeki bu çalkantılı duygusal durumlar, Feride’nin karakterinin temelini oluşturur.
  1. Öğretmenlik Macerası ve Anadolu’ya Gitme Kararı:
  • Teyzesine yazdığı mektup, Feride’nin Kamran’a karşı duyduğu nefreti ve ailesinden kopma kararının sert bir ifadesidir. Bu mektup, onun kararlılığını ve yaşadığı hayal kırıklığını yansıtır.
  • “Kâmran, bana hiçbir zaman bir ş ey söylemedi. O, benim için hiçbir zaman kendini be ğenmiş , ş ımarık, manasız, ruhsuz, karaktersiz bir konak çocuğ undan başka bir şey olmadı.”
  • “Đşte, bugün, içinizden ayrılmak ve aradaki bütün bağları kesmek suretiyle bu felaketin önünü aldım.”
  • “Senelerden beri gördüğ üm iyiliklerin birazını ödedim.”
  • “Varsın kızsın, darılsm teyzem bana. Fakat üzülmesin.”
  • Maarif Nezareti’ne gitme kararı ve Anadolu’da öğretmenlik istemesi, Feride’nin bağımsız bir yaşam kurma arzusunu gösterir. Anadolu’nun yoksul ancak gönlü zengin insanları hakkındaki düşünceleri, idealist yanını ortaya koyar.
  • “Mutlaka vilayetlerden birine gitmek mecburiyetindeyim.”
  • “Gönlünün rızasıyla Anadolu’ya gitmek isteyen muallimeye ilk defa tesadüf ediyorum.”
  • “Oradaki insanlar bize benzemezlermi ş. Kendileri fakirmiş , fakat gönülleri öyle zengin, öyle zenginmiş ki, hiçbiri, de ğil fakir bir akraba çocu ğuna, hatta düşmanına ettiğ i iyiliğ i ba şına kakmak mürüvetsizliğ inde bulunmazmış .”
  • “Küçük bir mektebim olacak. Baş tan ba şa çiçeklerle donataca ğım. Çocuklarım, bir alay çocuğ um olacak. Kendime “abla” dedirteceğim.”
  • Maarif Müdürü ile olan diyaloğu, Feride’nin yaşadığı dönemin bürokratik yapısı ve kadın öğretmenlere bakış açısı hakkında ipuçları verir. Müdürün endişeleri, Feride’nin Anadolu’da karşılaşabileceği zorlukların habercisidir.
  • “Ah, sen bilsen dış arılarda ne yaman o ğlu yamanlar vardır!”
  • “Amma yaptın ha! dedi. Gönlünün rızasıyla Anadolu’ya gitmek isteyen muallimeye ilk defa tesadüf ediyorum.”
  • Zeyniler köyündeki okulda karşılaştığı manzara, gerçekliğin idealist hayallerinden farklı olduğunu gösterir. Çocukların yoksulluğu, ilgisizliği ve ölümle dolu oyunları, onu derinden etkiler.
  • “Aman Yarabbi, bu on, on iki şer yaşındaki solucan gibi so-| luk, renksiz çocuklar mı yetiş kin kız?”
  • “Ben, hakikaten çok tuha bir yere düşmüş üm.”
  • “Bu mihnet çekmi ş, ya şlı ba şlı insanlara benzeyen, yorgun çehreli, donuk gözlü kız çocuklarının en büyük e ğlenceleri, bahçenin bir köşesine toplanıp ölüm, tabut, teneşir, zebani, kabir gibi korkunç kelimelerle dolu ilahiler okumaktan ibaret!”
  • Yine de işine adapte olmaya çalışır, çocuklara yeni şeyler öğretmeye uğraşır ve bulunduğu yeri güzelleştirmeye çalışır. Bu çabalar, Feride’nin azmini ve öğrenme/gelişme isteğini gösterir.
  • “Viran dershane adeta temiz ve sevimli bir şekil aldı. Hatta, onu bir parça süslemeye de muvaffak oldum.”
  • “Onlardan ziyade kendim için, kendimi iş sizlik ve yalnızlı ğın müzmin melaline kaptırmamak için, geceli gündüzlü didiniyorum.”
  1. Munise ile Kurulan Anne-Kız İlişkisi:
  • Munise ile tanışması, Feride’nin hayatında dönüm noktası olur. Munise’nin sesi ve varlığı, ona “ılık bir ilkbahar güneşi” gibi gelir ve içinde annelik hissini uyandırır.
  • “Bu ses, öyle tatlı, burada i şitti ğim seslerden o kadar ba şkaydı ki…”
  • “Anne sevilmez mi hiç? Haydi koş, onu çevir: “Abam mutlaka seni görmek istiyor” de. Ben, türbenin yanına geliyorum.”
  • Munise’nin üvey annesi tarafından kötü muamele görmesi, Feride’nin ona karşı koruyucu bir içgüdü geliştirmesine neden olur. Munise’yi kendi evlat edinme arzusu, bu hissin doruk noktasıdır.
  • “Munise, bana, fildiş leri gibi beyaz teninde mor lekeler, çürükler gösteriyordu. Bunlar, hep o daya ğın izleriymiş .”
  • “Mademki bu kızı, evlerine istemiyorlar. Acaba ben, onu kendime evlat etmek istesem razı olurlar mı?”
  • “Vallahi bu çocu ğa kendi evladım gibi bakarım. Acaba vermezler mi?”
  • “Ben onu ba ğrıma bastım. Kendi kızım gibi büyütece ğim. Hiçbir ş eyden mahrum etmeyeceğ im.”
  • Munise ile kurduğu ilişki, Feride’ye yalnızlık ve işsizlik melankolisinden sıyrılma fırsatı sunar. Munise’nin varlığı, ona yaşama sevinci ve neşe verir.
  • “Çocuğu yerine gönderdikten sonra derse baş ladım. Ken-dimde bir fevkalâdelik hissediyordum. Bu küçük kız, bana ılık bir ilkbahar güneşi gibi tesir etmiş ti.”
  • “Karlar içine gömülmü ş ku ş yuvalarına dü şen sarı şın bir ış ık parçası… Yuvanın soğ uk neşesizli ği içinde ba şını kanatlarının arasına saklayarak titreyen hasta ve küskün Çalıkuş u, yava ş yavaş canlanmaya, eski ş enliğini tekrar bulmaya başlıyordu.”
  • Munise’nin annesiyle tanışması, Feride’nin onun geçmişini ve çektiği sıkıntıları anlamasına yardımcı olur. Bu karşılaşma, Feride’nin empati yeteneğini ve insanların karmaşık hayat hikayelerine olan duyarlılığını gösterir.
  • “Onların ana, kız yan yana geli şleri öyle hazin, öyle hazin bir şeydi ki…”
  • “Bu kadına muhabbetle, şefkatle dolu bir şeyler söylemeye hazırlanmı ştım.”
  • “Munise, yüzü gibi ruhunun inceliğ ini ve kibarlı ğını bu talihsiz anneden almı ştı.”
  • Munise’nin annesinin hikayesi, Feride’nin kendi kaderini ve yaşadığı zorlukları farklı bir perspektiften görmesini sağlar.
  1. Yaşanan Hayal Kırıklıkları ve Azim:
  • Kamran’dan gelen mektuplar, Feride’nin iç dünyasında tekrar bir çalkantı yaratır. Bu mektupları okumak istememesi, geçmişten kaçma ve yeni bir başlangıç yapma arzusunu yansıtır.
  • “Onları görür görmez içime bir ateş dü ştü. Kimden geldi ğini, içlerinde ne olduğunu bilmeden: -Ke şke bunlar, ben görmeden yolda kaybolsaydılar, dedim.”
  • “Onları okumak ayıptı, benim için tenezzüldü.”
  • Zeyniler okulunun kapanması, Feride için bir hayal kırıklığıdır. Ancak bu durum, onun azmini kırmaz ve yeni bir yer arayışına girmesine neden olur.
  • “Etrafımdaki insanları ne kadar çabuk seviyorum… Ah, benim yapış kan kızım, evvela insanı yadırgarsın, kaçarsın; sonra çamsakızı gibi öyle bir yapı şırsın ki…”
  • İzmir’deki Maarif Müdürlüğü’nde karşılaştığı ilgisizlik ve bürokrasi, Feride’nin Anadolu’daki zorlukların sadece kırsal bölgelere özgü olmadığını görmesini sağlar.
  • “Çaresiz kendi kendime Maarif Müdürlüğ ü’ne gittim. Kar şıma kim çıksa be ğenirsiniz? B.’deki o uyur gibi oturan, sayıklar gibi söyleyen battal zat de ğil mi?”
  • Hayrullah Bey’in köşkünde yaşadığı deneyimler, ona farklı bir sosyal çevre ve yaşam tarzı sunar. Burada da insan ilişkilerinin karmaşıklığıyla karşılaşır.
  • “Re şit Bey’in kö şkünde hayat fena geçmiyor. Talebelerim, biri ben yaş ta, biri daha küçük iki kız… En büyük korkum hizmetçilerden.”
  • “Köşkün bundan daha büyük bir kusuru, Re şit Beyefendi’nin büyük o ğlu Cemil Bey… Otuz ya şlarında kadar, manasız ve sevimsiz bir genç…”
  1. Yaşam Mücadelesi ve Duygusal Derinleşme:
  • Yağmurlu havaların ve yalnızlığın getirdiği hüzün, Feride’nin duygusal derinliğini ve iç dünyasındaki melankoliyi yansıtır.
  • “Bu on beş günden beri bitmeyen bu matemi dinlemeye baş ladım.”
  • “Kâğıt fenerlerin mumu artık tükeniyordu. Onların renkli ışıklarıyla beraber içimdeki ne şenin de sararıp solduğunu, gönlüme derin, çaresiz bir karanlı ğın inmeye başladı ğını hissediyordum.”
  • “Hayat, ne uzun, Allah’ım, ne uzun?”
  • Hastalık geçirmesi, Feride için bir arınma ve yeniden doğuş süreci gibidir. Bu dönem, geçmişin acılarından uzaklaşmasına yardımcı olur.
  • “Büyükçe bir beyin humması geçirmişim… Hastalık, son üç senemin bütün zehirlerini alıp götürmüş tü. Hatıralarım bile başkasına ait şeyler gibi geliyordu.”
  • “Nekahet ne tatlı ş ey. Đ nsan, yeniden dünyaya gelmi ş gibi oluyor…”
  • Doktor Hayrullah Bey’in şefkati ve ilgisi, Feride’ye hayatında ihtiyaç duyduğu güven ve desteği sağlar. Doktorun onun için gösterdiği çaba, Feride’nin yalnız olmadığını hissetmesine neden olur.
  • “Doktor Hayrullah Bey, bu nekahet zamanında bana arkada şlık etti. Bir gün yalnız bırakmadı.”
  • “Hayrullah Bey, beni artık bir mektep çocuğ u gibi idare ediyor… bu itaat, adeta ho şuma gidiyor.”
  • Ölüm üzerine düşünceleri ve yaşamaya karar vermesi, Feride’nin yaşadığı zorluklar karşısında bile hayata tutunma isteğini ve içindeki gücü gösterir.
  • “Yaşamaya… Gayet sade, kendimi öldürmemeye. Çünkü birkaç gün, olgun bir ciddiyetle bunu düşünmüştüm.”
  • “Ölmeye cesaretim olmadığını anladıktan sonra, ben de bundan baş ka bir şey istemiyorum.”
  • Doktor Hayrullah Bey’in teklifi ve bu teklif karşısında duyduğu gurur ve endişe, Feride’nin değer yargılarını ve bağımsızlık arzusunu yansıtır.
  • “Fakat Doktor Bey, ben hangi sıfatla sizden böyle bir para yardımı kabul edebilirim? Nasıl bir insan mevkiine inerim?”
  • “Ayıp Feride, ayıp. Bu kadar birbirimizle anla ştıktan sonra ortaya böyle söz atman ayıp.”
  • Kamran’ın itirafları, onun Feride’ye karşı duyduğu derin ve karmaşık sevgiyi ortaya koyar. Kamran’ın Feride’yi bir “Çalıkuşu” olarak görmesi ve onun değişen hallerine karşı duyduğu şaşkınlık, ilişkinin karmaşıklığını vurgular.
  • “Dünyada hiçbir ş eyi, hiçbir insanı Feride kadar sevmedim.”
  • “O, bir hastaydı, benim yüzümden ölmesi mümkündü. Feride’den ümidi kestikten sonra, ona kar şı olsun bir insanlık ve merhamet vazifesi ifa etmek istedim, o kadar.”
  • “Sen, bir düşünmeyen hafif, yaramaz bir kız çocu ğu, ış ık gibi, ses gibi elde durmasına imkân olmayan bir Çalıku şu’ydun.”
  • “Bu gülen, eğ lenen çocuk gözlerinin içinde uyanan nazik, hassas genç kız ruhunun görünmesiy-le kaybolması bir oluyordu.”
  • “Söyle bana Feride, bu kadar derin bir vefayı, bu kadar ince bir ruhu, bu küçük Çalıkuşu gö ğsünün neresine saklamı ştın?”

Sonuç:

Bu alıntılar, Feride’nin bir çocuktan yetişkin bir kadına dönüşümünü, yaşadığı aşk acısını, hayal kırıklıklarını, ancak bunlara rağmen hayata tutunma azmini ve öğretmenlik mesleği aracılığıyla başkalarına faydalı olma çabasını gözler önüne serer. Munise ile kurduğu bağ, onun hayatına yeni bir anlam katarken, Doktor Hayrullah Bey’in desteği zor zamanlarında sığınak olur. Kamran’ın geç kalmış itirafları ise hikayenin romantik ve hüzünlü boyutunu tamamlar. Feride’nin “Çalıkuşu” lakabından “Gülbe şeker”e dönüşümü, onun yaşadığı deneyimlerle kazandığı olgunluğu ve içindeki değişimi sembolize eder.

🎧 Bu bölümde kitabın özetini ve yorumları sesli olarak dinleyebilirsiniz.
Eserleri daha derinlemesine incelemek için kitabı mutlaka satın almanızı tavsiye ederiz.

Related Posts